iyi bir puck için...
portofiltreye
koyduğumuz öğütülmüş kahve kitlesi espresso makinasının boiler’ından gelen
sıcak suyla birleşince fincana bir özüt salar. bu özüte espresso denir. italyan
ulusal espresso enstitüsü’nün ve avrupa nitelikli kahve birliğinin espresso
için tanımladığı bar, su sıcaklığı ve zaman parametrelerini temel alırsak,
portofiltre sepetindeki öğütülmüş kahve kitlesinden taş çatlasa % 28 kadarını
fincana aktarabiliriz. öğütülmüş kahveden sıcak ve basınçlı suyla söküp de
fincana aktarabildiklerimiz na, k, ca, klorojenik asid, glukoz, kafein, yağ
asitleri ve onun barındırdığı çözünür nitelikli tat ve aroma veren kimyasal
bileşiklerdir. espresso’nızdaki kahverengi sıvının kalanı ise sudur.
peki,
portofiltre sepetindeki kalan % 72’ye ne oldu ? çıplak gözle ona baktığınızda
türk kahvesindeki fincanın dibinde karşılaştığımız telveye benzediğini
görürsünüz ve telveye kıyasla daha sıkı ve kompakt bir bütünlük içindedir. onun
telveden morfolojik farkı budur. portofiltreye konulan öğütülmüş kahveye “puck” denir. portofiltre’yi
knock-box’a vurarak düşmesini sağladığınızda kalıp gibi, düşer, dağılmaz;
sepetin içindeki biçimini korur. çünkü o % 72’lik kütle içinde sellüloz ve lif
yapı içindeki suyu emerek şişer. puck’ın cıvıklaşmasına, çamurlaşmasına neden
olacak serbest su böylece fitöz bağ dokusunca hapsedilmiş kalır.
hiç
yaptığınız espresso’yu portofiltredeki posa kitlesini parmaklarınızla
dokunarak, sıkıştırarak bu posa üzerinden analiz ettiğiniz oldu mu?
peki,
yaptığınız bir demlemeden sonra portofiltre sepetindeki çamur gibi, gevşek ve
ıslak posa kitlesini görüp de, o yere göre sığdıramadığınız özel tasarım
espresso sepetinizi bir daha hiç kullanmamaya veya mevcut espresso yapma
tarzınızı değiştirmeye karar verdiğiniz oldu mu ?
bu
sorularımdan herhangi birine “evet” dediyseniz, bu yazı tam sizin için kaleme
alınmıştır.
vıcık
vıcık çamur gibi sulu posa kitleleri ilgili endişeleri artık bırakabilirsiniz…
çünkü bunda yanlış bir şey yoktur !
yandaki resimde grup başına yerleştirilmiş portofiltre ve içindeki kahve sepetini canlandırdım.
espresso
hazırlama demleme ile ilgili bir süreçtir. demlemede kullanılan sıcak su önce
makinanın boiler’ında ( sıcak su kazanı ) hazırlanır. sonra sırayla grup başı
ve duş yüzeyinden geçerek, kahveye üstten 9 bar basınçla akar. bu basınçlı
sıcak su kahve ve duş yüzeyi arasındaki hava boşluğunu doldurduktan sonra,
ortalama ( yer çekimi + ) 9 bar’lık pozitif basıncın marifetiyle kahvenin
içinden geçmeye başlar.
bu
aşamada, kahvenin üstünde, kahvenin içinde ve kahvenin altında; her yerde su
vardır. makine bir espresso’luk zaman döngüsünü tamamlayıp durduğunda ( ya da
siz durdurduğunuzda ), basıncı tahliye etmek için onu makinenin içine geri
döndüren bir vana açılır. su basınç altında sıkışmadığından artık bu aşamadan
sonra kahve ile su arasında çok ciddi etkileşim olmaz. su portofiltre
sepetindeki kahvenin içinde ve üzerinde dolaşır durur. ne portofiltredeki kahve
sepetine bası uygulayacak, ne de grup başından suyu herhangi bir yöne sevk
edecek hiçbir bir basınç yoktur.
eğer
portofiltreyi grup başından hızlıca, tam bu sırada çıkarırsanız, göreceğiniz
şey sepetin içindeki kahve zerreciklerine yavaş yavaş nüfuz eden çamursu su
birikintisidir. sepetteki kahve kitlesi de birkaç saniye içinde oradaki suyun
tamamını emmiş olacaktır.
sepetteki öğütülmüş kahve ile duş yüzeyi arasındaki boşluk ne
kadar büyük olursa, o kadar çok su olaya katılır. çizimde headspace olarak
adlandırılan hava boşluğu alanında ne kadar çok su varsa sepetteki öğütülmüş
kahve kütlen de o oranda sulu ve vıcık vıcık olacaktır ( yandaki diagram ).
bu hava boşluğu alanın
büyüklüğünü portofiltre sepetine koyduğunuz öğütülmüş kahvenin gramajı
belirler. eğer az gramajla çalışmaktaysanız, boşluk hacmi çoğalacağı için, o
boşluğa daha çok su sığacaktır… bu da puck’ı daha sulu ve çamurlu yapacaktır. bu çizimde
vst sepetler ( ki kesinlikle öneririm ) çoğundan daha derindir. bu
iyi bir özelliktir, çünkü portofiltre sepetinizdeki kahvenin duş ekranıyla
teması önlenmiş olur.
sepetteki öğütülmüş kahveniz duş ekranına dokunursa,
özütlemeniz daha az olacaktır. suyun eşit bir şekilde akmasına izin vermek için
ekran ve kahve öğütücüler arasında bir boşluk olmalıdır. ıslak bir puck
dengesiz bir özütlemey ( kuru puck ) kıyasla çok daha az kötü sonuç verir.
benim de çok önerdiğim vst sepetleri çoğundan daha derindir. bu
derinlik sepetteki öğütülmüş kahvenin çok yüksek sıcaklıktaki duş yüzeyine
değerek yanma riskini azalttığı için, iyi bir şeydir. sepetteki öğütülmüş kahve
bu el yakacak sıcaklıktaki duş yüzeyine temas ederse, çıkardığınız espresso hem
az, hem de yanmanın etkisiyle acı olacaktır.
sepetteki öğütülmüş kahve kitlesi
ile duş yüzeyi arasında suyun kahve içinden eşit biçimde ve yeterli miktarda
akıp gitmesini sağlayacak derinlikte bir hava boşluğu olmalıdır. şunu bilin ki,
ıslak bir puck yetersiz, dengesiz bir demlemeden daha az kötüdür.
dikkat :
i. puck kalitesine dikkat edin ama, puck’ın morfolojisi ile fazla
uğraşmayın. önemli olan hazırladığınız kahvenin tadıdır.
ii. puck’ınız tam merkezinde bir çukur varsa bunu ciddiye alın. çünkü
bu sepetinizdeki öğütülmüş kahvenin yakıcı sıcaklıktaki duş yüzeyi ile temas
ettiğini gösterir. bu temas yüzeydeki kahvede termal yanığa neden olur. bu
ise olması gerektiğinden daha acı bir tatta espresso oluşturur.
Yorumlar
Yorum Gönder